CAFE BALZAC TERAS..
günlerdir size güzel bir mekanı anlatmak istiyorum fakat bir türlü bu anlatmak istediğim mekandan kurtulup fırsat bulamıyorum size anlatmaya.. açıldığından bu yana sanırım yirmi gün geçti , işte bu süre zarfında hayatımızın akışını değiştiren sıcacık bir mekan oldu : cafe balzac teras..
cafe balzac teras kadıköy’de alkım kitapevinin terasında açıldı..
eşsiz bir manzarası var balzac cafe’nin.. istanbul önünüzde tüm ihtişamıyla.. haydarpaşa garı’ndan , galata kulesi’ne , sultanahmet’e , ayasofya’ya , topkapı sarayı’na , gelip geçen vapurlara kadar boğazın eşsiz güzelliğiyle tüm istanbul önünüzde.. dilerseniz sadece deniz ve gökyüzüne kendinizi hapsedebilirsiniz..
cafe balzac’ın sağlam , temiz ve güzel bir mutfağı var.. yemek menüsü geniş bir seçenek imkanı sunuyor size.. kaliteden ödün vermedikleri gibi yemekleri oldukça lezzetli.. isteyene fast food tarzı yemekler de var menüde.. sabahları bu eşsiz manzarada kahvaltınızı da yapabilirsiniz..
tabi bizi ilgilendiren en önemli konu doğal olarak cafe balzac’ın içecek menüsüydü.. bu mekanı ilk keşfeden pirimiz ‘halo’ yani ‘dayı’ gidip bu hususta keşif yapmış bizi götürmeden bir gün önce.. çünkü ne o ne de biz böyle güzel manzaralı bir yerde alkolsüz bir mekana tahammül edemezdik.. canımız çekerdi , kötü olurduk , yazık olurdu bizlere.. ama korkmayın yemek menüsü gibi içecek konusunda da çok geniş bir menüsü var cafe balzac’ın.. alkollü , alkolsüz istediğiniz içeceği bulabilirsiniz.. balzac’ın hayatını ve kahveye düşkünlüğünü bilmezdim ama cafe balzac’ta öğrendik ki balzac’ın hayatı boyunca elli bine yakın aşırı sert kahve içtiği tahmin ediliyor.. kahveye pek düşkünmüş balzac üstadımız.. hoş bizim tayfanın kahveyle değil de daha çok alkol çeşitleriyle arası var..
cafe balzac teras’ta çalışan personel arkadaşlarımız da çok sıcak ve cana yakın insanlar.. aylak aylak sekiz dokuz saat oturduğumuzda bile gözlemlediğimiz : saatlerdir ayakta olmalarına ve sağa sola koşturmalarına rağmen yüzlerinde sıcak gülümsemeleri hala arkadaşların yüzlerinden eksik olmuyordu.. hepsine verdiğimiz uzun rahatsızlıklardan dolayı buradan hem özür dileyelim hem de teşekkür edelim.. burada çalışan arkadaşların en çok merak ettikleri şuydu : bizim her gün aylak aylak saatlerce nasıl oturabildiğimiz ve işimizin gücümüzün olup olmadığıydı.. sonra onlar da vazgeçti bunu düşünmekten.. bizi sessizce anlayıp gülümsediler aylaklığımıza..
cafe balzac teras’ın bir özelliği de sanat , edebiyat çevrelerinden bir çok tanınmış ismin burayı mesken edinmesi.. sevdiğiniz yazarlarla , sanatçılarla kahve içerek güzel bir sohbet etmek istiyorsanız doğru adres kesinlikle burası..
tabi ki diyeceksiniz anlat anlat da sadede gel : önemli olan fiyatlar.. fiyatlar ne alemde.. fiyatlara da beş yıldız mı versem , on numara mı desem bilmiyorum , ya da manzaradan mı etkilenip diyorum bilmiyorum ama bu kalitede ve bu manzaraya sahip benzer mekanlara göre de oldukça uygun bir fiyat listesi var..
bu yazıyla kendimi biraz garip hissettim.. bir an ne oluyorum ya dedim mehmet yaşin ve vedat milor’a mı öykünüyorum ne.. haddime değil kesinlikle.. sadece bu hoş mekanı tanıtayım istedim..
işte neyse biz yirmi günü geçtik belki ama bu mekanla yatıp bu mekanla kalkıyoruz.. dayı bir bulaştırdı bizi yörüngemiz değişti.. çevremizdeki insanlara da anlatınca ya da onları oraya götürünce müptelası oluyor herkes.. bazen gittiğimizde bakıyoruz cafe balzac teras ‘dayı’nın müritlerinin mekanına dönmüş.. ah ‘halo’ ah senin için mekan önemli değil önemli olan içmek ama bizim aklımız havada bulaştırdın bizi bu mekana kendin tüydün gittin.. bir oradasın bir burada.. neyse ki ben mücbir sebeplerden beş altı gündür kendimi kurtardım mekandan.. ama inanın zor tutuyorum kendimi , çok özledim cafe balzac’ı ya da terasımızı ya da çatımızı , ya da damımızı..
uzun ömürlü ve hep aynı kalitede olması dileğiyle cafe balzac teras’ın yolu açık olsun diyelim ve son olarak ayhan sicimoğlu üstadım gibi ‘hastasıyız’ diyerek bu karışık alkollü yazıya bir son vereyim..
Crockett..